‘ İnsanlar için
öleceksin
Hemde yüzünü bile görmediğin
İnsanlar için.
Hemde,
Hiçkimse seni buna zorlamamışken,
En gerçek şeyin,
Yaşamak olduğunu bildiğin halde,
Bu kadar sevilesi bir dünyada yaşadım diyebilmek için’
Tarihte olduğu gibi bir
kez daha insanlığın kaderi saldırganlar ve buna karşı direnenler arasındaki
mücadeleye endekslenmiştir. Afrin ismi ile özdeş hale gelen bu direniş,
şimdiden tüm insanlığın bilincine kazınmıştır.
Napolyon,düşman orduları tarafında kuşatıldığında,’Paris düşerse ben
yaşayamam diyerek, hayatını ve geleceğini bu şehrin geleceği,öz değerleri ve
özgürlüğü ile özdeşleştirmişti. Benzer bir durum Stalingrad örneğinde de yaşanmıştı. Şehir, faşist
saldırganlarca kuşatıldığında sovyet halkı tümden ordu haline gelerek
şehrini,onurunu,insanlığını ve tüm bunlarla kopmaz hale gelen özgürlüğünü
savunmuştu.Faşist çete sürüleri Kobani’yi kuşatıklarında Kürdistan halkı da
tarihteki tüm mücadele deneyelerini sentezleyerek , varlığını ortaya koyup,
eşine ender rastlanan bir direnişle şehirini,onurunu,varlığını ve insanlığın
ortak değerlerini savunmuş, korumuş.faşist saldırganlığı yenilgiye uğratmıştı.
Şimdi aynı durum bir kez daha sömürgeci Türk devletinin barbarca saldırıları ve
Afirin’deki halkların biçim değiştirerek süren direnişi biçiminde
tekrarlanmaktadır. Barbar orduları tarihteki misyonuna yakışarcasına
yıkmak,yakmak,işgal etmek,talan-yağma ve öldürmek için saldırıyorlar. Halklar
ve kahraman evlatları ise ulusalarası merkezlerin kirli hesaplarına ve güç dengesizliğine
rağmen gece demeden,gündüz demeden,durmadan dinlenmeden direniyor, insanlığın
onurunu ve özgürlüğünü savunuyorlar. Saldırgan her zamanki gibi sömürgeci
cellatlardır,direnenler ise Afrin
şahsında,komunal değerler sistemi ile özgürleşmiş,irade kazanmış Kürdistan
halkıdır.
Şehirler içindeki insan toplulukları, onların kimlik,
kültür, inanç ve kavgalarıyla anlam kazanırlar. Böyle kimlik edinirler. Afrin bu gelişim diyalektiğinin en sembol
ismidir. Afrin,bir tarihsel haksızlığa isyanın, tarih dışında tutulma
politikalarına başkaldırının ve Mazlum bir halkın özgür vatan özlemlerinin
somutlaşmış ifadesidir. Orada ağır bedellere rağmen yürütülen savaş bu
gerçekliğin sonucudur. Afrin Kürdistan
halkının yüzlerce yıllık özgürleşme ütopyasının hem ete-kemiğe bürünmesi,
hemde bu yönlü büyük yaşam umutlarının
somutlaşmasıdır. Sistem inşasında yaşanan ağır-aksaklıklara,iki adım ileri
atmak için, bir adım geri atılmasına rağmen, Afrinde binlerce isimsiz
kahramanın uğruna canını ortaya koyduğu,kanını akıtığı ve en acımasız
saldırılara rağmen hayata tutunarak, yükseltikleri özgürlük bayrağı dalgalanmaya devam ediyor.
sömürgecilik kötülüğü sıradanlaşıp, vahşi uygulamaları
kollektifleştirdiğinde, insan onu tanımlamakta aciz kalır. Onu tanıımlayacak
cümleler gizemini, kelimeler ve konuşma ise tılsımını yitirir. Felsefenin
akılcılığı ,matematiğin derya gibi dehası ve edebiyatın gizem dolu cümleleri
çaresizleşirler. Böylece kötülük güne,güneşe,güzel olana ve insana dair her
şeye karşı bir yıkım aracına dönüşür. Kötülük,yıkım ve talan denilince Türk
egemenlerinin akla gelmesi bu gerçekliğin sonucudur. Türk egemenlerinin
tarihçesi kadar, güncel uygulamalarıda,
kanla,kıyımla,fetihle,yağmayla ve alçaklıkla örülüdür. Bu geleneğin gelişim ve
büyümesinin mayasına kötülük vardır. Bu nedenle doğup- gelişirken döktüğü her
damla kan,ellerini,yüzlerini ve sözlerini kirletmiştir. Toprağa,suya,havaya,
sese,söze,yüreklere, özcesi hayatta ve hakikatte,hile,zulum,sömürü,kan ve irin
bulaştırmıştır. Bu haliyle
Hitler,Musolloni ve Franko’ya esin kaynağı olmuştur. Toplumu akıldan
yoksun hale getirilirip,kötülük ve cehaleti kollektifleştirerek,faşizimi
sıradanlaştırılmıştır. Bu nednele yüz yıl önceki Ermeni soykırımına, güncelde
Afrinden başlayarak Kürt soykırımını eklemek istenmektedir. TC, Rojava,Başur
referandumu vb. örneklerde görüldüğü gibi nerede olursa-olsun Kürtlerin her
türden özgürlük arayışına, kazanımlarına saldırmaktadır. Bu uğurda tüm imkan ve
olanaklarını seferber etmektedir.
Bu nedenle tüm zeminlerde her araç ve yöntemle ona karşı
koymak hem insan olmanın, hemde özgür kalmanın gereğidir. Afrinde hayat
bulanlar tamda böyledir. Yöntem ve biçim değiştirilerek sürdürülen direniş
konusunda hayatın kendisi hükmünü icra etmektedir. Bu nedenle hangi dilde, ne söylense eksik kalacağı
muhakaktır. Orada özgürlüğün komutasındaki yüreklerin ve adalet terazisi
durumundaki vicdanların oluşturduğu hayat ve hakıkat her şeyden daha
güçlü,değerlidir. Bunun tarih ve topluma karşı büyük bir sorumlulıuk duygusu ile birleşerek özgürlük
gücüne dönüştüğüne tüm insanlık şahitlik
etmektedir. Yaşam ve eylemin güçlü birlikteliği ise zaferin sıgortası
haline gelmektedir. Bu nedenle Afrinde ve Kürdistanın dört bir yanında
direnen,savaşanlar için oturup düşünmek, matematik hesaplarla zaman öldürmek,
kaygılara düşmek, kuşkularla hareket etmek, herşeyi ölçmek, biçmek diye bir
şeyin olmadığını dost-düşman her kes görmektedir.
Savaşanlar için
direniş ve ölümsüz kahramanlar daima özdeştirler. Çoğu özgürlük savaşçısı
yıllarca direnir, savaşır ve bir günün kızıl şafağında, yâda gecenin zifiri
karanlığında ansızın, zamansız ve hoşçakalın bile demeden sesiz-sedasız toprağa
düşer. Sonrasında düzenlenen onca matem, yas, tören, söylenen öfkeli
sözler,haykırılan keskin intikam yeminleri vb. gidiş gerçeğini değiştiremez.
Afrin direnişinde her gün Heval Awesta Xabur
gibi her biri dünyaya bedel yiğit
Kürdistan evlatları toprağa düşüyorlar.
Yüreğimize basa-basa, bir hoşçakalın bile demeden çekip gidenler,
geriden kalan yüreklere bir kor ateş olarak düşüyorlar. Bir boğucu hıçkırığa,
bir cam kırığı yatağına dönüşen yüreklerimize ve kabuk bağlamayan, hep
kanayan yaralarımıza dönüşüyorlar.
Gerçekleşen tüm bu gidişler, hep ansız,zamansız,vedasız ve erkendirler. Tamamı
dünyanın fethine çıkmış ve kimisi daha ilk adımda vurulmuş,göklerin
sonsuzluğuna gömülmüş, bu şahadetler öyle sarsıcı ,öyle yürek
kanıtıcıdırki,çoğu zaman geride kalanlar için taşınması imkansızdır. Buna
rağmann her toprağa düşen, göklerin sonsuzluğuna gömülenle bir parçamız ölse de
şimdi yas tutmanın,kendini kahretmenin zamanı değildir. Devrimciler geçmiş,
güncel ve gelecek sentezini doğru yaptıkları oranda başarır, intikam alırlar.
Zaman -zemin, imkan demeden an’a cevap olduklarında Devrimcileşirler. Che
Guevera ‘ dünyanın öbür ucunda yapılan bir adaletsizliğe karşı tepeden tırnağa
öfke kesildiği’ oranda her dönemin devrimcisidir. Mazlum Doğan, tüm kalelerin
düştüğü ve zifiri karanlığın egemen hale geldiği bir ortamda üç kibritle
sömürgeciliği yenilgiye uğrattığı için tarihin akışını değiştiren öncü bir
devrimcidir. Komunal değerler sistemi
ile donanları ise hem şehadetlere cevap
olma,büyük yurtsever Nuri Dersimi’nin halen kulaklarda çınlayan intikam haykırışını yerine getirme,hemde yeni
bir dünyayı kurma görevleri beklemektedir. Bu nedenle yüz yıllık soykırım ve kıyımların hesabını
sormak,Kobanide olduğu gibi toprağa düşenlerin anısına bağlılığın gereği olarak
zafer bayrağını Afrin semalarında dalgalandırmak her yurtsever için bir görev ve onur
borcudur.
Can Toprak
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html