Birleşmiş Milletler Kamu İletişimi Dairesi’nin ortaklık kurduğu sivil toplum kuruluşları arasında yer alan The Light Millennium (LM) adlı sivil toplum kuruluşu, 16 Nisan’da yapılacak referandumla Türkiye’nin, imza attığı bazı uluslararası anlaşmaları ihlal edeceği de vurgulandı
The Light Millenium’un kurucusu ve başkanı Bircan Ünver,
OHAL şartlarında yapılacak referandum nedeniyle Türkiye’nin imzaladığı birçok
Birleşmiş Milletler anlaşmasını çiğnediğini iddia etti.
Ünver, Türkiye’nin referandumla bazı uluslararası
sözleşmeleri nasıl ihlal ettiğini kaleme aldığı bir mektupla BM Genel Sekreteri
Antonio Gutarres’e iletti.
Mektup, Birleşmiş Milletler’e bağlı diğer organlara ve üye
ülkelerle birlikte çok sayıda BM’nin diğer ilişkili birimleriyle, aynı zamanda
da TBMM Meclis Başkanı ve Genel Sekreteri’ne eş zamanlı iletildi.
“Türkiye imzaladığı anlaşmaları ihlal ediyor”
Ünver, BM’ye göndermiş olduğu mektupla neyi amaçladığını
Amerika’nın Sesi’ne şöyle açıkladı: “OHAL şartları altında yapılacak olan
referandum, Türkiye’nin 1945’de BM’ye kurucu üye olarak kabul etmiş olduğu
temel ilkeler kadar, ‘Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’ --özellikle de 2000
yılında imzalanmış olan ‘Binyılın Kalkınma Hedefleri Deklarasyonu’nun’ 2.
Dönemi olan ‘BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ndeki’ tüm maddelerin de --
doğrudan veya dolaylı ihlalidir. Bu ihlal, özellikle de ‘Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefleri’nin’ 16. Maddesi, (Sürdürülebilir kalkınma için barışçıl ve
herkesi kucaklayan toplumları teşvik etmek, herkesin adalete erişimini
sağlamak, her seviyede etkin, hesap verebilir ve kucaklayıcı kurumlar inşa
etmek) maddesinin tamamıyla ihlaldir. Türkiye, imzalamış olduğu 17 maddeden
oluşan ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ sözleşmesini, Referandum’ a OHAL
altında, demokrasi, hukuk ve insan haklarının askıya alınmış olduğu koşullarda
gitmesiyle ihlal etmiştir.”
“Türkiye uluslararası mahkemelerde yargılanabilir”
Kaleme aldığı mektubu BM Genel Sekreteri ve gerekli
organlarla paylaştığını ifade eden Ünver, OHAL şartlarında yapılan referandum
sonrası Türkiye’nin, gerek yurt içinden gerekse BM bünyesinden olası bir yasal
şikayet sonucu uluslararası mahkemelerde yargılanabileceğini öne sürdü. Ünver
şöyle devam etti, “İçinde bulunduğumuz gün itibariyle görünen o ki OHAL
referandumdan önce kaldırılmayacak. Hatta üç ay daha uzatılacak. O durumda,
zaten bir şekilde çoğunluk ‘Evet’ çıkarsa, olağanüstü hal resmen süreklilik
kazanmış olacaktır. Bu durumda referandumun sonucu ne olursa olsun, Türkiye,
özellikle BM ve de AB nezdinde imzalamış olduğu tüm demokratik ve sivil haklar
anlaşmalarına ters düşmüş olacaktır.” Ünver, mektubuyla, OHAL altında yapılmış
bir referandum olması itibariyle sonucun iptalinde uluslararası mahkemelerin
kapısını açabileceğine, mahkemelerce sonucun geçersiz sayılabileceği
tehlikesine dikkat çekmek istediğini ifade etti.
“Türk halkını tehdit eden bu durumu tarihsel sorumluluk
anlayışım yüzünden BM’ye bildirdim”
“The Light Millennium” sivil toplum kuruluşunun 2005
yılından beri, Birleşmiş Milletler çatısında üye olarak çalıştığını belirten
Ünver,“BM programlarına katılan en düzenli ve aktif kuruluşuz. Aynı zamanda
BM-STK konferansları çerçevesinde programlar üretip, planlama komitelerinde yer
alıyoruz. BM programlarını, gönüllülük kategorisinde ve imkanlarımız ölçüsünde,
Türk-Amerikan toplumuna ulaştıran ve paylaşan tek STK’yız. Her yıl 6 delege ile
BM’de temsil edilme kapasitemiz var. Her yıl sonu, faaliyetlerimizi BM’ye
raporla bildiriyoruz. O raporun değerlendirilmesi sonucu, bir sonraki yıla
üyelik ve delegasyon atamalarımız onaylanıyor. Bu noktada, şahsen ve LM adına,
göndermiş olduğum mektubu tarihsel bir sorumluluk bilinciyle ve LM bünyesinden
aldığım destekle kaleme aldım. Çünkü, en başta ifade ettiğim gibi BM, sonuç
olarak en güçlü küresel düzeyde devletler organizasyonudur. Türk halkının ve
ülkenin geleceğini tehdit etmekte olan bu durumu bir STK kurucu başkanı ve BM
baş temsilcisi olarak gerekli yerlere bildirdim. Somut verilerden yola çıktım.
OHAL altındaki referandumun getirmiş ve getirmekte olduğu tehditleri bu
çerçevede, dikkatlerine sunmanın elzem olduğu düşüncesiyle hareket ettim ve
gerekli organlara bildirdim,” dedi.
‘Erdoğan’ın hanedanlığını ilan etme çabası’
Ünver, yazdığı mektupta yer alan Türkiye’de referandum
süreciyle ilgili endişelerini de şöyle açıkladı, “ Özü ve getiriliş ve uygulama
usulleriyle bu bir referandum değildir. Çünkü referandum iki temel seçenekten
ve tek bir sorudan oluşur. Burada, dayatılmış olan ise tek seçenek, tüm mevcut
anayasa maddeleri, 18 maddeye bağlanmıştır ve soru seçeneği olarak da, ‘hayır’
adeta söz de vardır. Kabul edin, evet deyin, yoksa terörist ilan edilirsiniz,
ülkede savaş çıkar, işinizden olursunuz, hapse girersiniz tehdit gibi
korkutmaları gündeme gelmektedir. O nedenle, 16 Nisan referandumu, sivil
darbenin resmileştirilip sürekli kılınması için de uydurulmuş bir kalıptır.
Kanaatimce diğer kritik değerde önemli olan bir nokta ise söz konusu
referandum, AKP ve CHP veya herhangi bir muhalefet lideri arasında ki siyasi
bir mücadele değildir. Söz konusu referandum, Türkiye Cumhuriyeti’nin
demokratik laik yapısını değiştirip parlamenter sisteme veda, Erdoğan’ın da
hanedanlığını ilan etme çabasıdır. “ dedi.
‘Tüm ülkeler, Türkiye’nin demokratik yapısının
korunmasına destek vermeli’
Bu şartlarda BM bünyesinde çalışan bir sivil toplum örgütü
olarak sessiz kalamayacaklarını belirten Ünver sözlerini şöyle sürdürdü, “İşte
bu noktada, BM’ye yazmış olduğum mektuba acil gereklilik öne çıkıyor. Franklin
D. Roosevelt, ‘Dünyanın bir köşesinde barış tehlikeye girdiği zaman tüm dünyada
barış tehdit altındadır’ demişti. Yine Roosevelt’ten ‘Korkulacak şey, korkunun
kendisidir’ sözünden de ilham ile bir STK temsilcisi olarak da, BM ve BM’ye tüm
üye ülkeler, imzalamış oldukları ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde’ ve
demokratik ve insan haklarında samimi iseler, o noktada, Türkiye’nin demokratik
yapısının korunmasının gözetilmesine destek vermesi gerektiğini düşündüm.
Özellikle Türkiye gibi Ortadoğu ve dünyanın merkezinde ve İslam dünyasında tek
laik, demokratik sistemi olan ve nüfusunun yüzde 95’i Müslüman olan bir ülkede,
tek adamlığa, orta çağa adımına göz yumulur ise, o zaman daha çok IŞİD’ ler
ortaya çıkacaktır. Roosevelt’ in söylemiş olduğu gibi tüm yeryüzünde barış ve
insanlık tehdit altında olacaktır. Sessiz kalmak da bir sorumluluktur. Sessiz
kalıp onaylamakta. Bizde bu duruma sessiz kalmayıp bu mektubu Birleşmiş
Milletlerin gerekli organlarına ilettik “ dedi.
Voice of America
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html